[Dizi hakkındaki tanıtım kısaltıldı]
Q. Dizi “Hotel Del Luna” başlamadan önce bile popüler bir konuydu. Sebebi oyuncu Lee Ji Eun ve Yeo Jin Goo’nun ilk defa birlikte çalışma kararı almış olmasıydı. İkinizinde birlikte çalışmadan önce hazırladığınız bir şey var mıydı?
YJG: Yakın zamandaki çalışmalarına baktım. Ama hala en iyi yolun, bizzat buluşup muhabbet etmek ve birlikte senaryo okumak olduğunu düşünüyorum. Ondan dolayı her zaman ne zaman buluşabileceğimizi sordum. Bence mümkün olduğu kadar erken buluşmak ve kimyamızı geliştirmek üzerine çalışmak en iyisi.
LJE: Genelde birlikte çalışacağım oyuncuların önceki çalışmalarına göz atarım, ama Jingoo-ssi’nin çalışmalarının çoğunu çoktan izlemiştim. Sonuçta çoğu büyük hitti. ‘The Crowned Clown’, ‘Moon Embracing the Sun’ gibi yakın zamandaki diziler, ya da ‘Hwayi’ gibi filmler olsun, birçok çalışmasını izledim, ondan dolayı illa çalışmalarını araştırmama gerek yoktu.
Q. Birbirinizle ilk defa tanışmak nasıldı?
LJE: İnsanlara ısınmam çok uzun sürer. Bazen, tüm çekimin sonuna doğru bile kalan kadroyla yakınlaşamıyorum. Ama bu sefer, bence karakterim oyunculuk partnerine o kadar yakın olmamı gerektirmeyen bir karakter. Yine de, Jingoo-ssi’nin benimle muhabbetler başlatması harika, ondan dolayı hızlıca yakınlaştık.
YJG: Doğrusu, kolay değildi. Bende başkalarının etrafında utangaç oluyorum.
LJE: (gülüşme) Doğru. Gerçekten çok uğraştın.
Q. İçine kapanık iki kişi tanıştığında, muhabbeti kimin başlatacağı problemi önemli bir nokta.
YJG: Doğru. Bu sefer, muhabbeti ilk ben başlattım. Ama bunu yaptıktan sonra, ilk olmanın çok da bir anlamı olmadığını hissettim. Her halükârda, konuşan kişinin kendisini dinleyip cevap verecek birine ihtiyacı var. Ondan dolayı ben de minnettar hissettim. Bir keresinde insanlar bana hızlıca yaklaşmaya ve benimle yakınlaşmaya çalıştığında rahatsız hissetmiştim. Benim o zaman hissettiğim gibi rahatsız olmasından korkmuştum, ama öyle olmamasına sevindim.
Q. Kamera arkasında, birkaç kere birlikte sahne denedikten sonra Jieun, “Bu farklı.” dedi. Bununla ne kastettin?
LJE: Senaryoyu bir başıma okuduğumda, senaryoyu birlikte çalıştığımızda ve bizzat sahneyi oynadığımızda, sahneyi oynayışım her seferinde farklı oluyor. Belirli bir sahne için, belirli bir ton kullanmam gerektiğini düşünürüm. Ama Jingoo-ssi farklı bir yoldan giderse, ona uyum sağlarım ve farklı bir şekilde oynarım. Bu inanılmaz bir deneyim. Bu ilk birkaç bölüm sıralarındaydı, ama Jingoo-ssi’den bir cümle ile, onun ne tür bir karakter olduğunu anlayabilmiştim. Bununla, kendi karakterim Man Wol’u da daha iyi kavrayabildim. Onun sadece bir cümlesiyle, hissedebildim, ondan dolayı “Bu farklı.” diye düşündüm.
Q. “Hotel Del Luna’ gerçekliktense fantazi dünyası üzerine kurulu ve Chan Sung ile Man Wol’un dışında karakterlerin çoğu hayalet. Böyle hayali bir dünyada oyunculuk yapmak nasıl hissettiriyor?
YJG: Kolay bir iş değil. Hala bilgisayar efektleri kullanılmış sahnelerin son halini görünce hayrete düşüyorum. Ölçek hayalet ettiğimden çok daha geniş. Ondan dolayı yönetmene tamamlanmış halinin nasıl olacağını soruyorum ve bu oyunculuğuma çok yardımcı oluyor.
LJE: Hikaye gerçek dünyada kurulu olmadığından kolay olmasa da, hikaye bizi nereye çekerse çeksin iyi olacağını düşünüyorum. Hiçbir şey kalıcı değil. Birçok farklı mümküniyeti olan ilginç bir dizi.
Q. Basitçe ikisini karşılaştırırsak Jang Manwol dıştan güçlü ama içten zayıf, fakat Goo Chansung dıştan zayıf olup içten güçlü. Kendi rollerinizi nasıl yorumluyorsunuz?
YJG: Aslında, Chansung anlaması ve anlam vermesi zor olan bir karakter. Kendine güveni var, yaptığı işten keyif alıyorum ve hatta işini iyi yapıyor, ondan dolayı hava basıyor ama aynı zamanda olgun ve güvenilir biri. Dediğiniz gibi dıştan zayıf, ama içten güçlü, ondan dolayı bunu tonum ve yüz ifadelerimle iletmeye çalışıyorum.
LJE: Senaryoyu ilk okuduğumda, Manwol’un gerçekten tutsak biri olduğunu hissettim. Ama yönetmen ve senaristlerin biraz farklı bir perspektifi var. Kadroya sorduğumda, onların da farklı bir yorumlaması var. Ondan dolayı onun gerçekten çok boyutlu bir karakter olabileceğini düşündüm. Böylece, onun tutsak biri olması gibi yerleşmiş düşüncelerimi sildim ve özgürce davranmak için sıkı çalıştım.
Q. Dizide gösterilmese de, rolünü daha iyi anladıkça, geçmiş hayatı hakkında tahminlerde bulunuyor musun?
LJE: İlk birkaç bölümde Manwol’un geçmişi hakkında birkaç anı var. Manwol ölemeden orada 1000 yıl boyunca tıkılı kalmış, ve hepsi geçmişte gerçekleşen bir şey yüzünden, ondan dolayı dünyanın geri kalanı için öfke ve kızgınlıkla dolu. Aynı zamanda kendinden nefret ediyor. 1000 yıl boyunca, her şeyi denedi ama işler onun yolunda gidemedi, ondan dolayı pis, alaycı ve sert bir tavıra sahip. Ama kalbinin köşesinde, hala birini özlüyor, gerçekleşen şeyden dolayı pişmanlık duyuyor ve çaresiz bir şekilde her şeyi bitirmek istiyor. Bence o, başkaları bulmasın diye zayıflığını en derin yerde saklayan biri.
Q. Birçok insanın, Manwol’un hayalet mi insan mı olduğu konusunda kafası karışık. Cevabına göre, Manwol insan gibi duruyor.
LJE: Birçok insan Manwol’un hayalet olduğunu düşünecektir. Manwol’un kişiliğini yakalayan repliklerden biri de “Ben ölü ya da yaşıyor değilim, sadece var oluyorum”. Ondan dolayı cevap vereceksem, insanlığa daha yakın olduğunu söylerim.
Q. Chansung’un geçmişi hakkında düşündün mü?
YJG: Chansung Hotel Del Luna’ya girdikten sonra değişime uğruyor. Şimdiye kadar, zamanla olgunlaşan çok fazla karakter oynadım, ama Chansung için tam tersi bir şey söz konusu. Chansung’un karakterini bir yana koyarsak, bence Chansung’un tam olarak nasıl biri olduğunu sormaya gerek yok. Onun yerine, kendime ilk olarak ‘Neden bir otelci oldu?’ diye sordum. Hırsız olan bir babayla büyürken, sürekli kaçıyorlardı ve muhtemelen, her zaman evden çok otel ya da motelde daha rahat hissetti ve doğal olarak otelci olmak istedi. Aynı zamanda küçüklüğünden beri babasıyla acı çektiğinden, muhtemelen başarılı olmak gibi azimleri vardı. Oynadığım karakteri anlamak için böyle düşündüm.
Q. Herkes yeni bir projeye başladığında iyi bir iş çıkarmak ister. Böyle hissettiğinde, belirli bir şekilde ya da belirli bir tavırla hareket ediyor musun? Ya da böyle bir şeye sahip olmak yerine akışına mı bırakıyorsun?
YJG: İki düşünce arasında bocalıyorum. Kendi kendime şöyle düşünüyorum ‘İyi iş çıkarmam lazım’, ve bir diğer yandan ‘Çok zorlarsam, iyi iş çıkarma isteğim tarafından ezilirim ve oyunculuğum gerginleşir, ondan dolayı o düşünceyi unutmalıyım’. Senaryoyu çok okuyan ve birçok farklı yolu denemezsem rahat edemeyen biriyim. İçimdeki karmaşaya böyle engel oluyorum.
Q. Hazırlık için çok zamana ihtiyacın olur o zaman.
YJG: Evet, öyle. Daha çok zaman daha iyi.
LJE: Benim için, kendi kendime ‘İyi iş çıkarmam lazım’ diye düşünüyorum aslında. Kendime güvenmeme alışkanlığım var. Eğer kendimi çok rahat bırakırsam, başıboş olmaya başlıyorum. Ben sıkı tutulması gereken tiplerdenim.
Q. Kendini öyle itmek stres yaptırdı mı?
LJE: Evet, sık sık. Daha gençken, durum çok daha ciddiydi, ama 25’e ya da ilerisine ulaştıktan sonra, bence çok daha iyi hale geldi.
Q. Bence ikinizin ortak bir noktası var. Daha gençken ‘erken büyümüş’ ya da ‘yaşından daha olgun’ diye anılmanız. Bugünlerde de hala insanlar size öyle diyor mu?
LJE: Aslında bana biri öyle söyleyeli bayağı oldu sanırım? Daha gençken, bunu çok fazla duydum, ama belki daha az olgun olduğumdandır? Belki de yaşımı buldum ve daha fazla şeyi koyverir oldum.
YJG: İnsanlar bana bunu (genç) görünüşümden dolayı söylüyor. İnsanlarla muhabbet ettiğimde, onu da duyuyorum. Ama bugünlerde değil.
LJE: Bence Jingoo-ssi gerçekten olgun. Erkek kardeşimle aynı yaşta. Öncesinde, birisi 97li olduğunu söylediğinde hemen kardeşimi düşünürdüm, ama ikisi gerçekten farklı. Hatta kendi kendime ‘97liler bu kadar olgun olabiliyor, neden benim kardeşim böyle?’ diye düşündüm. Haha. Beni şaşkına uğratan, benden bile daha olgun olduğu çok fazla an var. Gerçekten, o farklı.
YJG: Ben aynıyım. Farklı olan ne?
Q. O zaman yakın zamanda insanların neti deyişini duyuyorsun?
YJG: Bana ‘chansung-ah’ ya da ‘Hotel Del Luna’yı sabırsızlıkla beklediklerini söylüyorlar.
Q. Cevabınla diziyi mi tanıtmaya çalışıyorsun? (Gülüşmeler)
YJG: Ben ciddiyim. Son zamanlarda etrafımda hep bunu duyuyorum.
LJE: Fragmanlar iyi olduğundan dolayı. Kendi yüzüme tükürmek istemiyorum ama kibar ve dürüst bir karakter olmasa da (tanıdıklarım) benim Man Wol’a benzediğimi söylüyor.
YJG: Doğru, gerçekten Manwol gibisin.
LJE: Hey! Haha.
YJG: Bu bir iltifat.
LJE: Baştan beri, yönetmen bana sette dinlenirken bile, Manwol’un dinlendiği gibi dinlenmemi söyledi. Benim Manwol’un konuşma şekline alışmamı istedi. Muhtemelen utangaç olduğumu ve insanlarla yakınlaşmamın uzun sürdüğünü biliyordu ve böyle bir yönlendirme yaptı. Ondan dolayı bugünlerde, insanlarla şakalaşmak için etrafta dolanmaktan keyif alıyorum. Çalışanlar bu konuda çok kibar ve havalı, ondan dolayı bunu yapıp duruyorum ve birkaç insanla konuştuktan sonra, gerçekten Manwol gibi oluyor gibi duruyorum.
Q. ‘Hotel Del Luna’nın memnuniyet göstergesi nedir?
YJG: Bu dizi hakkında sevdiğim şey, her şey tek bir yerle sınırlı olsa da, çeşitli karakterlerin birçok olayıyla ilgilenebiliyorum. Burada bir karakterin diğeriyle nasıl tanıştığı önemli. Chansung ve Manwol’un o ilişkisinin yanında, birçok hikaye de var. Dizideki diğer karakterleri izlerken ağlayabilirsiniz, gülebilirsiniz, sinirlenebilirsiniz ya da acıyabilirsiniz. Bence karakterlerine kendilerini kaptırmış bu rollerin her biri dizinin memnuniyet göstergesi olacak.
LJE: Diğerleri çalışmamı ne kadar kabul ederse etsin, eğer ben kendim sevmezsem, hiçbir anlamı olmaz, ondan dolayı öncelikle benim tatmin olmam lazım.
YJG: Elbette öyle.
LJE: Ama o yapılması en zor şey. Sürekli kendin üzerine derinlemesine düşünmen gerekiyor. En iyi ve en çirkin anlarınla da yüzleşmen gerekiyor. Bunların hepsini geçirip, sonunda eğer tatmin olduğunu hissedersen, bence bu en iyi şey olur.
Çeviri: J'ieunesse
Kaynak: Marie Claire Korea
Comments