top of page
Yazarın fotoğrafıIU TEAM TURKEY

IU’nun W Korea 2021 Nisan sayısındaki röportajı


HELLO GOODBYE


Şimdi sizlere, geçmiş benliğine soğukkanlılıkla veda edip tatlı tatlı gelecekteki benliğine kucak açmaya çalışan günümüzdeki IU’yu tanıtacağız.



S. Merhaba Sayın Lee Ji-Dong Hanımefendi (kıkırdıyor). YouTube’da, giriş düzeyinde yeni çalışan olarak yedek kimliğinizle rol aldığınız içerikleri zevkle izliyorum. Görünüşte soğukkanlı olan şirket personeliyle çok uyumlusunuz.

IU: Bu tür durumsal komedi skeç şakalarını kurcalamayı her zaman sevdim ve bu kişiler çok uzun zamandır benimle birlikte olan insanlar. Dolayısıyla beni gerçekten tanıyorlar. Bu tür durumsal skeç şakalarından birini yapacak olsam, hiç tereddüt etmeden doğaçlama yaparak anında karşılık verebilirler (kıkırdıyor).


S. ‘Karmakarışık Canlı Müzik’ ve ‘Evkuşu Sinyali’nden, sanatçıların sohbet edebileceği ve birbirlerinin şarkılarını söyleyebilecekleri ‘IU’s Palette’e kadar – geçtiğimiz yıl YouTube’da çok aktiftiniz. Çok çalışkan birine benziyorsunuz.

IU: İş olduğunda çok gayretli olurum evet. İş olmadığındaysa çok yapacak ya da odaklanacak bir şeyim olmuyor. Mola verdiğim zaman slampa girebiliyorum fakat işim olduğunda kafam berrak oluyor ve düşüncelerimi daha iyi toparlayabiliyorum. ‘Çaylak Yeni Çalışan, Lee Ji-Dong’ konsepti, ASMR içeriğinin çekimini planladığımız günün sabahında ortaya çıkan bir fikirdi ama yeni ve farklı olmasını istedik. Jukjae’nin katıldığı ‘Evkuşu Sinyali’ bölümünü çekerken doğaçlama şarkılar söyledik ve rahat bir şekilde düşüncelerimizi paylaştık, çok eğlendim. IU’s Palette de bu doğaçlama anlardan doğdu. Sanatçılar karşılıklı olarak birbirlerinin şarkısını söyleyince bir nevi çekici bir ortam ve sinerji oluyor. Öyle olması çok hoşuma gidiyor.


S. 25 Mart’ta 4 senenin ardından 5. ful albümünüz yayınlanacak. Neredeyse tam bir sene önce [W Korea ile yaptığınız] röportajınızı hatırlıyor musunuz? O zaman ‘Büyük Ölçekli Müzik’ ile ilgilendiğinizi söylemiştiniz. Gençliğinizdekine kıyasla artık büyük anlatılarla ilgilendiğinizi ve artık ‘büyük’ müzik yapmak istediğinizi söylediniz.

IU: O arzular bu gelecek albüme etkin şekilde yansıyacak. Mesajların amacı, seslerin genişliği, birçok yönden çeşitli olup farklı sesler de olacak. Bu albümde sadece kendi bestelediğim şarkılar yok. Bir yapımcının bakış açısından bakıldığında, bir IU albümünde her zaman IU’nun kendi bestelediği şarkıların olması gerekmez. Şu ana kadar kişisel hikayelerimden oluşan sakin ve sessiz bir müzik tarzı benimsemiştim. Bu tür şarkıların bu albümün tarzıyla uyuşmadığı sonucuna vardım; bu yüzden onları kararlı bir şekilde albümden çıkardım.


S. Bir yapımcının objektif ve tarafsız gözleriyle bu albümde nasıl ince ayar yaptığınızı hissedebiliyorum.

IU: İnsanların bu albümü dinlerken, “IU gerçekten açık ve anlaşılır bir albüm çıkardı!” diye düşünmelerini istedim. İnsanların keyif alacağı ama aynı zamanda çok şey anlatan bir albüm. Dinlemek için kendinizi gerçekten zorlamanız gereken bir şarkı olmadan, baştan sona eğlenceli bir albüm. Bir şarkının dinleyiciyi ilk dinlemeden hemen yakalayabilecek bir şarkı mı yoksa dinleyicinin gerçekten sevmesi için iki veya üç dinleme daha alacak bir şarkı mı olduğunu belirleyebilmek için bir kariyer deneyimi seviyesine ulaştığımı hissediyorum. Bildiklerimi bilmeme rağmen, ‘yine de bu şarkıyı ikinci parça olarak eklemek istiyorum,’ ya da ‘bu, benliğimin özünü içeren kendi bestelediğim bir şarkı; bu yüzden bunu da eklemek istiyorum,’ diye düşüneceğim albümler hazırladım. Ama bu albümde böyle şarkılar yok.


S. Yani başka bir deyişle, bağımsız bir filmden ziyade <LILAC>, kitlelerin gözbebeği olup gişe rekorları kıran bir film.

IU: Küçük bir bağımsız filmden ziyade büyük bir reklam filmine daha yakın gibi. Amacımın sadece saf eğlence olan bir şey hazırlamak olduğu büyük konserlerin planlama aşamalarında olduğu zamanlar oluyor. Bu albüm de bu fikir göz önünde bulundurularak yapıldı.



S. Peki albümün adı neden <LILAC>? Ne anlama geliyor?

IU: Albümün tarzı ve içeriği her zamankinden daha kesin ve içeriği ‘selamlaşma’. 20’li yaşlarıma veda niteliğindeki selamlarım. 20’li yaşlarımı izleyen herkese olan minnettarlığımı içeriyor. LILAC’taki anahtar kelimeler ‘gençliğimin anıları’. 30’larımın yeni dönemine de merhaba derkenki vedamda, ‘Şimdi bir sonraki bölüme geçiyorum,’ diyormuş gibi olacağım.


S. Sizin yaş serisi şarkılarınızı dinlerken bir yandan da ilerlemenizi izlemek güzel. 23 yaşındayken, kendinizi değişik şekillerde hissettiğinizi söylemiştiniz ve henüz kendinizi çözemeseniz de, biraz kışkırtıcı olan ’Twenty Three (23)’ şarkınızı çıkardınız. 25 yaşındayken, artık kendinizi biraz daha tanıdığınızı düşündüğünüzden bahsettiğiniz ‘Palette’i çıkardınız. 28 yaşındayken, geçen yıl ‘Eight’i yayınladınız ve şimdi mutlu olup olmadığınızı sordunuz. Peki şimdi 29 yaşında nasıl hissediyorsunuz?

IU: Dürüst olmak gerekirse aynen şöyle hissediyorum: ‘Yirmili yaşlarım hâlâ bitmedi mi? Hâlâ bir yılım kaldığına inanamıyorum!’ Yirmili yaşlarımla ilgili düşünüp taşınırken, bazen son günlerini ağırdan alarak geçirmek istediğimi hissediyorum, bazen de ‘her zamankinden daha tutkulu bir şekilde yaşamak zorunda olduğumu’ düşünüyorum.


S. ‘Yirmili yaşlarım hâlâ bitmedi mi?’ derken tam olarak ne demek istediğinizi açıklayabilir misiniz?

IU: Ben 16 yaşında çıkış yaptım. Çok genç yaşlarda topluma karışan insanlarla konuştuğumda, bu konuda söyleyecek benzer şeyleri oluyor. Sanırım bir bakıma 20’li yaşlarımız özellikle uzun geliyor mu desem? Genç olmamıza rağmen, zaten toplumun üyesi olmuştuk; bu yüzden yaşımıza göre özgürce hareket edemedik ve başlangıç noktalarımız birkaç yıl öne alınmıştı. Çoğu zaman insanların sahip olduğum deneyimin boyutundan ziyade genç olduğumu gördükleri zamanlar oluyor. Bu yüzden yıllar geçtikçe, ‘Tüh, zaman geçiyor,’ diye değil, ‘Saygın bir yaşa ulaşmak istiyorum,’ diye düşünüyorum. Kariyer deneyimim veya gerçek yaşım olsun, bunu hak eden saygın karşılanmayı alabileceğim bir yaşta olmak istiyorum.


S. Geriye dönüp baktığınızda, 20’li yıllarınız nasıldı? Muhteşem miydi?

IU: Son derece sıkı çalıştığımı söyleyebilirim. Harika sonuçlar doğurdu. Daha önce bir şey üzerine son derece sıkı çalışıp çok da harika şanslar almama deneyimim oldu, ondan dolayı çok şanslı olduğumu biliyorum.


S. Yani şansı ve bahtı sayesinde bugünkü IU mu oldu? Gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz?

IU: Son derece sıkı çalışabiliyor olduğum gerçeği karakterimin/kişiliğimin (şansım ve bahtım nedeniyle bana yazılan bir kişilik) bir sonucu. Vardığım sonuç şu: bahtım açık ve de tembel olmak gibi bir fırsatım olduğunu düşünmüyorum (güler).


S. 4 senenin ardından ilk ful albümünüz, muhtemelen üzerine çok düşünüp endişelendiniz. Tekrar tekrar üzerinde düşünüp durduğunuz bir kısım oldu mu?

IU: 23 yaşımda bir şeyler üretmeye başladığım için bana ait belirli bir rengin olması kaçınılmaz. Merhaba / hoşçakal selamlamalarımın bu hikayesini zaten tanıdık olan kişisel tarzımla mı anlatmalıyım yoksa tamamen farklı bir ses ve tamamen farklı bir hisle [20’li yaşlarımın] başlangıcı ile bitişi arasındaki farkı gerçekten göstermeye mi çalışmalıyım diye çok düşündüm. Dolayısıyla albümle çok vakit geçirdim ve albüm birçok kez gözden geçirildi ve değişikliğe uğradı. Çoğu kısımda her zaman birlikte çalıştığım işbirlikçilerden ziyade, daha önce hiç çalışmadığım birçok yeni insanla çalıştım. Her halükarda, uzun bir süre olsun ya da olmasın, birbirimizle doğru uyumu yakalamak için zamana ihtiyaç olduğunu hissediyorum.


S. İşbirliği yaptığınız insanlardan biri Naul. [Müziği] oldukça dramatik olabilen Naul’un, ışıl ışıl parıldayan IU’yla birlikte çalıştığını görmek gerçekten beklenmedikti. Fakat bu albümün kişiliğini duyduktan sonra, sanırım artık anlıyorum.

IU: Ondan, ‘kendisine çok net görsel manzara veren bir şarkı’ istemiştim. Parfüm kokusunun dokunuşuyla, Naul sunbae-nim’in bana verdiğini hiçbir değişiklik yapmadan uyguladım.



S. Şarkılarınızdan birinde (Twenty Three) şöyle bir söz var: ”Nemli” bir kadın olmak istiyorum’. Geçen seneki röportajınızda size, ‘IU’yu “nemli” bir kişi yapan şey nedir?’ diye sorduktan sonra, ‘bazen hayatınıza giren aşk veya hırs,’ diyerek cevap vermiştiniz. IU son zamanlarda hırs ruhunun onda olduğunu hissetti mi?

IU: Ben sık sık yeni hedefler belirleyen bir insanım, dolayısıyla ne zaman ulaşmak istediğim yeni bir şey olsa, bu şekilde hissediyorum. Ne zaman bir albüm yayınlasam, aklımda her zaman bir hedef oluyor; bu yüzden tamamen tatmin olmadığım bir şeyi asla yayınlamam. Şu anda amacım ve aynı zamanda hırs beslediğim husus, sadece benim için tatmin edici değil, aynı zamanda diğer insanların da duymak istediği müziği yayınlamak. Başka bir deyişle, genel halk tarafından yaygın olarak bilinen ve dinlenen bir albüm olmasını istiyorum. İnsanların, ‘IU yayınladığı için bir dinleyeceğim,’ yerine, ‘dinlemek istiyorum çünkü gerçekten çok iyi,’ diye düşünmelerini istiyorum.


S. Birinin hareketleri size hiç gerçekten hırslı olduğunu düşündürttü mü? Şu anda nasıl biriler?

IU: Var, babam (kıkırdıyor). Babam ne zaman bir şeyde başarılı olsa, bu onun için bitmiş demek olmaz. İlgilendiği ve uzmanlaştığı şeylerin üzerine hep yeni şeyler ekler. Her zaman yeni bir şey vardır (gerek istediği nesneler, gerekse yapmak istediği şeyler).


S. IU’nun babası çok sevimli birisi sanırım? (kıkırdıyor)

IU: Gerçekten çok sevimli (kıkırdıyor). Babamı çok seviyorum. Her ne kadar bazen ona sert çıkıp, ‘Baba, lütfen bununla yetin,’ desem de, onun böyle olmasının da büyük bir şans olduğunu düşünüyorum.


S. Çok hırslı biri olmasından ziyade, çok enerjik biri, değil mi?

IU: Doğru. Babamın kanı damarlarımda aktığı için her zaman sonsuz sayıda yeni hedeflerim olsa da, yaptığı her şeyde sahip olduğu zevke ben sahip değilim. Babam gerçek bir maceracıdır. Ona, ‘Sana harcaman için bol miktarda para vereceğim, o yüzden hareket etmeyip kolay ve rahat bir hayat yaşayabilir misin?’ dersem, ‘Mesele para değil. Başarmak isteyen bir kalbe sahip olmak, para hedeflerine sahip olmaktan farklıdır. İstediğim şey daire şeklinde, onu yıldız şekline dönüştürmeye çalışmak doğru değil,’ der.


S. Gerçekten müthiş bir ders verirmiş gibi geliyor kulağa. <Küçük Prens>’te olabilecek bir sohbete benziyor. Babanızla ilgili hatırladığınız başka bir konuşmanız var mı?

IU: Babama bir keresinde uyumadan önce ne düşündüğünü sormuştum. Benim mesela uyumadan önce aklımda çok şey olur. İşle ilgili değilse de küçük pişmanlıklarım veya endişelerimle ilgili olur. Babam ise şöyle düşünmüş: “Bir anda bana 3 dilek hakkı verilseydi, ne isterdim? Birinin sana bu soruyu ne zaman soracağını bilemezsin, bu yüzden önceden bir cevap hazırlamalısın.”



S. Dün gece internette şöyle bir gönderi gördüm: “Piyango kazanırsam parayı nasıl harcayayım diye düşünüyordum ama sonra param bitti.” O kadar tatlıydı ki kıkır kıkır güldüm.

IU: Tatlıymış. Bence bu tip insanlar hayatı, sunduğu her şeyle nasıl yaşayacaklarını iyi biliyorlar.


S. Size ‘hırs’ hakkında soru sorduğumda ‘babam’ cevabını vermenizi beklemiyordum (kıkırdıyor). Sizi ‘nemli’ bir insana dönüştüren bir aşkla karşılaştığınızda, aşkı kabul ettiğinizdekiyle geri dönüş yaptığınızdaki hâliniz farklı oluyor mu?

IU: Bence ikisi çok farklı şeyler. Aşkı kabul ettiğimde çok garip ve utanmış hissediyorum. Hayranlarım bana iyi davrandığında bile utanıyorum. Ama yaşlandıkça bunun yavaş yavaş değiştiğini düşünüyorum çünkü aşkımı şimdi itiraf etmezsem, bunu yapmak için başka bir şansım olur mu bilmiyorum. Eğer ilk aşık olan taraf bensem, o zaman risk alıp aşkını itiraf edecek biriyim.


S. Âşık olduğunuzda, Lee Ji-eun’ın daha doğal bir yönü mü ortaya çıkıyor?

IU: Kalbim kesinlikle daha rahat ediyor. Âşık olmak kolay, biliyor musunuz? Tek yapmanız gereken, “Kabul et, kalbim,” demek ve direkt âşık olmak. Birisi size âşık olduğundaysa rahatsız olmaya başlıyorsunuz çünkü nasıl karşılık vereceğinizden dolayı endişe duyuyorsunuz. Ama artık daha iyi biliyorum. Birisi size âşık olduğunda, aşkını güzel karşılamak da bir yerde aşık olmaya giriyor.



S. Bağlılık duyduğunuz bir nesne ya da eşya var mı? Çünkü o da aşkın bir çeşidi.

IU: Eşyaları çok arzulamıyorum ya da onlara bağlanmıyorum, ki bu yüzden babam gibi istedikleri birçok şeye sahip olan insanları kıskanıyorum ve takdir ediyorum. Çünkü çok arzusu olan insanların kanları istedikleri şeyler için çok daha hızlı akıyor. İçimdeki bu bağlanma hissi nadiren uyandığı için ister nesne ister insan olsun, o hedef göründüğü an ona doğru güvenle ilerlerim. İlk olarak, duyguyu memnuniyetle karşılarım ve üzerinde çok düşünmeden, zihnim ve bedenim hareket etmeye ve gerekli adımları atmaya başlar.

S. Yakında yayınlayacağınız albüm şu anda en çok konuşulan konu olsa da, konuşmaların canlanmasına sebep olduğunuz daha birçok konu var. Yönetmen Kim Jong-kwan’ın <Shades of the Heart> filmi 31 Mart’ta yayınlanıyor. Geçen sene oyuncu Park Seo-joon ve yönetmen Lee Byung-hun ile <Dream> filminin çekimlerine başladınız. Hirokazu Koreeda’nın yeni filmi <Broker (Borsacı)> için de çekimlere başlayacakmışsınız diye duydum.

IU: Yönetmen Lee Byung-hun’un filminin çekimleri başladı fakat henüz bitmedi. <Broker>’a gelince, daha sadece yönetmenle görüşme yaptım, senaryo okuması gerçekleşmedi. <W Korea>’nın bu sayısı yayınlanana kadar biz okumayı yapmaya başlar mıyız acaba? Yakında Song Kang-ho, Bae Doona ve Kang Dong-won sunbae-nim ile karşılaşacağım için çok heyecanlıyım.


S. <W Korea>’nın geçen seneki sayısında size zaten Bae Doona ile ilgili düşüncelerinizi sormuştuk; o yüzden onu geçiyorum. Yönetmenle (Hirokazu Koreeda) yaptığınız konuşmaları merak ediyorum.

IU: Bir kez görüntülü konuştuk, bir kez de yüz yüze. Karakterim hakkındaki düşüncelerimin, yönetmenin karakterim hakkındaki düşüncelerine ne kadar benzediğini merak ettiğime dair sorular sordum, senaryodaki belirli ayrıntıların arkasındaki anlamları sordum. Sorularla dolu bir insanım; bu yüzden sorduğum sorularla yönetmeni rahatsız ettim muhtemelen ama neyse ki hepsini memnuniyetle karşıladı.


S. Nasıl sorular sordunuz?

IU: Hmm, yönetmenin cevap vermesinin en uzun sürdüğü soru, senaryodaki bir diyalogla ilgiliydi. Karakterimin söylediği bir şeyin gerçekten ondan mı geldiğini yoksa yönetmenin oynadığım karakterin ağzından söylemek istediği bir şey miydi merak ediyordum. Bana ilgiyle, bir sonraki görüşmemizde bu sorunun cevabını vereceğini söyledi.


S. Bunu neden merak ediyordunuz?

IU: Kafamda soru işareti yaratan bir diyalogdu. Bunu oynaması gereken birinin bakış açısından, karakterin bu kelimelerden ne kadar kaynaklandığını bilmek istedim (çünkü bunların karakterin çok düşünmeden direkt söylediği kelimeler mi yoksa bunların karakterin diğer kişiye dikkatle bakarken söylediği kelimeler mi olduğunu saptamam gerekiyor).



S. Aynı zamanda bir sanatçısınız, yani muhtemelen zaten biliyorsunuz. Çeşitli derecelerde, bir mucidin sanatsal ifadelerinin tüm yan ürünleri, içinde kendilerinden bir yansıma bulundurur. Ama tabii ki IU, kendi şarkılarını söyleyen bir şarkıcı olduğu için, dolambaçlı bir şekilde bir şeyler söylemek zorunda değil. Dolayısıyla, sözlerini birinci şahıs bakış açısında itiraf ediyor; örneğin, GD’nin yer aldığı ‘Palette’ şarkısında, biraz demode şeyleri sevdiğinizi itiraf ettiniz.

IU: Bununla birlikte, ‘demode’ kavramının ölçütleri, diğer insanların görüşlerine güvenmeyi beraberinde getiriyor. Diğer insanlardan sık sık şu sözleri duyuyorum. “Gerçekten bunun güzel olduğunu mu düşünüyorsun? Bence demode.” Bu sözlerle karşılaştığımda, garip değilim, tuhaf değilim ya da demode olduğunu düşünmüyorum demek yerine, “Tamam, haklısın. Biraz demode şeyleri seviyorum. Çok havalı olmayan şeyleri seviyorum. Çocukça şeyleri seviyorum. Benim gözümde güzeller.” diyorum.


S. Görünüşe göre bu albümün başkalarının memnuniyetini karşılamasını eskisinden daha çok arzuluyorsunuz, herkesin beklentilerini karşılarsanız, ve aynı şekilde, beklentileri karşılamazsanız nasıl hissedeceğinizi kafanızda canlandırdınız mı?

IU: Sanırım çıkış yaptığımdan beri her gün bu tarz şeyleri kafamda canlandırıyorum (kıkırdıyor). Ama kafamda canlandırdığım bir şeyin gerçekleşmesinden duyduğum sevinç, sandığınız kadar harika değil. Güzel bir anda kalmak, daha da mutlu olacağınız anlamına gelmez. Nihayetinde şu sonuca vardım: ‘Bu iş sadece senin tarafından yapılmadı. Kendin için kutlayacağın bir başarı değil bu.’ Bir albüm yayınladığımda yalnız kalmak istiyorum. Gelen ilk tepkilere bakıp sonra telefona fazla bakmıyorum. Bir albümüm dünyaya duyurulduğu anda sadece sıradaki şeye odaklanmaya karar verdim.


S. Birinden aşk gören siz ve bir şeylerden zevk alamayan siz, bu özellikleriniz birbiriyle bağlantılı mı?

IU: Evet. İşte bu yüzden bakış açısını değiştirmek için albümümün yapım sürecinden gerçekten keyif almaya çalışıyorum. Albümümü bitirdikten sonra gelen sonuçlardan zevk almak için vakit çoktan geçmiş oluyor ve (bir albüm) yapma sürecindeki zevkin tümünün tadını çıkarmak zorundaymışım gibi hissediyorum. İşte her şeyi kendi yöntemimle halletmem için bir sebep daha.


S. O zaman sonuç olarak, beklentilerinizin hedefi tutturamaması durumunda, hayal kırıklığına uğramış benliğinizi korumak için ulaştığınız en akıllıca çözüm bu mu?

IU: Dürüst olmak gerekirse, hedeften o kadar da uzak beklentilerim çok yok. Bu yüzden çok şanslı bir insan olduğumu söyledim. Hedefime her zaman gönülden hazır olurum. Aynı şekilde kaygım da büyür.


S. O zaman şimdi de hazırlık yapıyorsun. Bu da demek oluyor ki şu anda görüştüğüm IU zihinsel olarak önümüzdeki büyük etkinliğe hazırlanıyor.

IU: İyi olduğumda, heyecanlanan ve aceleci davranan biri olmuyorum; bu yüzden çok iyi olmadığımda, kendime, ‘Sorun değil, böyle şeyler olur,’ diye düşünen ve bunu atlatan biri olmam gerektiğini de söylüyorum. Adil olan da bu, değil mi? Eğer iyi bir şey olduğunda mutluluktan çıldıracak biri değilsem, hayal kırıklığı yaratan bir şey olduğunda da kendimi ödüllendirmek için derinden yaralanmamam gerekir. Başarımı sadece kendi yeteneklerime değil şansa da bağlıyorsam, olanların adil olmadığını da düşünmem. Talihsiz şeyler yaşansa bile, bunlardan dolayı çok zor zamanlar geçirecek biri de değilim.



S. Bu gergin dönem bittikten ve tanıtım faaliyetlerinizin sonuçları biraz daha sona erdikten sonraya, 2021’in sonuna bi zaman yolculuğu yapalım. 29’unuzun son anında, 30’a açılan onurlu geçidin önünde, nasıl bir ruh halinde olmayı umuyorsunuz?

IU: Küçüklüğümden beri ‘30’larımı’ hayal ediyorum. ‘20’li yaşlarım’ çok yakın olduğu için, bir pokemon gibi evrimleşeceğimi düşünürdüm ama ‘30’lu yaşlarım’ daha uzakta olduğu için, belirsiz bir şekilde kendimi havalı biri olarak hayal ediyordum. Sınav dönemlerinin sonundaki gibi, ‘Oley!’ (gülüyor) demeyi umuyorum. Mutluluktan çığlık atabildiğim anlar parmaklarımla sayabileceğim kadar az. Şu anda bile sayabilirim. 3 kere falan?


S. Hiçbir şeyin önünde duramayacağı saf mutluluktan bahsediyorsunuz, bir ülkeyi kurtarmış birinde olan özgürlük duygusu gibi, değil mi? O 3 kere olan nedir?

IU: İlk deneyimim ortaokulda yıl ortası sınavlarımdan sonraydı. O zamana kadar çok sıkı çalışıyordum. Sınavlar bittikten sonra dedim ki, ‘Oley! Artık Lotte World’e gidebilirim!’ Demek özgürlük böyle bir şeymiş. Delirdiğimi hatırlıyorum. İkincisi, G.O.D’nin konserime konuk sanatçılar olarak geldikleri zamandı. Hayatımda ilk kez beni ateşli bir hayrana dönüştüren onlardı. Üçüncü ve sonuncusu, yakında yayınlanacak olan albümüm için şarkı sözlerini yazmayı bitirdiğim zamandı. Telefonumu kanepeye attım ve, ‘Benden bu kadar!’ diye bağırdım. Kanepe ne kadar yumuşak olursa olsun, böyle şiddetli bir şey yapacak biri değilim (gülüyor). Yirmili yaşlarımı bitirme özgürlüğünü tatmak için sabırsızlanıyorum.



S. Ocak ayında yayınladığınız ve yakında yayınlanacak albümünüzde de yer alacak olan ‘Celebrity’ adlı önden yayınlanan parçanız için, sözlerini garip görülen yakın bir arkadaşınıza dayanarak yazdığınızı söylemiştiniz. Onun ‘garip’ değil, bir ‘yıldız’ olduğunu söylemiştiniz. Kendinizi hiç çok havalı hissettiniz mi?

IU: Doğrusu... bu albümü hazırlarken, çok havalı olduğumu düşündüm. Bu tür kelimeler genelde benim ağzımdan çıkmaz ve havalı olduğum hissettiğim anlar da nadirdir. Ben yaşlandıkça ortaya çıkan bir değişiklik olabilir. Bu albüm üzerinde çalışırken, halletmem gereken birçok şey vardı. İlk kez denediğim şeylerin yanı sıra yeni işbirlikleri de vardı ve albümdeki parçaların tümü farklı türlerde. Türlerdeki farklılıklara rağmen, içinden geçen bir jenerasyonun sesi mi var desem? Ya da albüm anahtar bir kelimeye sahip diyeyim. Ben açıklama yapmadan, albümü dinleyenler bunu hissedebilecekler bence. Bu büyük bir proje; o yüzden duygularla dolup taşıyorum. Başaramayacağımı sanıyordum. Ama sonunda, tatmin olduğum bir şeyi tamamlayabildim; o yüzden kendi kendime diyorum ki, ‘Yahu, oldukça müthişim ben.’

Çeviri: Dionysiyos

Kaynak: https://href.li/?https://daeng516.tistory.com/250

236 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page