top of page
Yazarın fotoğrafıIU TEAM TURKEY

IU’nun GQ Korea Aralık 2020 sayısındaki röportajının çevirisi


S: GQ ile ilk röportajının üzerinden 10 yıl geçti. Boo ve Nagging promosyonları yaptığın zamandı. (Ç.N.: Ağustos 2010 röportajı)

Vay canına, 10 yıl olmuş mu?


S: O zamanlar ilk sorun “Okul tatil değil mi? Planların neler?” idi.

Hahahahaha


S: Şimdi ise okul tatillerin yok.

Evet, bu doğru. O fotoğraf çekimi aslında bende derin bir etki bıraktı. Birinde saçımı topladığım diğerinde de karpuz yediğim iki konsept vardı. O zamanlar pek fazla fotoğraf çekimi deneyimim yoktu yani gergin olduğumu hatırlıyorum.



S: Daha yeni <Yoo Hee Yeol’s Skecthbook> programında 12. Çıkış yıldönümünü kutladığın özel bölümün oldu. Görünüşe göre senin için çok özel bir anı olacak.

Çalışanların arasında beni liseden beri izleyen bir sürü kişi olduğu için, onlar için nasıl hissettirdi bilmiyorum ama, benim için tuhaf bir şekilde duygusaldı. Bunun sebebi, programda, çaylaklar neredeyse en son çıkar. Ben başladığımda, ben de sondaydım ama şimdi tüm bölüm bana özel olarak ayrılmıştı.

S: 2. tam albümünün başlık şarkısı “You&I”dan yayınlanmamış şarkına kadar, özel bölüm boyunca, sanki 12 yılın bir buçuk saat içinde söylediğin 17 şarkı içine sıkıştırılmış gibiydi.

Müzik yönetmeni Kang Seung Won, ‘Sketchbook’un başından beri yönetmenliğini yapıyor. O ayrıca “At the Age of Thirty” şarkısının bestecisi ve müzik endüstrisinde çok saygı duyduğum bir kıdemlim. O gün, onun yanından geçtim ve bana “Çok büyümüşsün” dedi ve ben de “Evet, tabii büyüdüm,” dedim. ‘Skecthbook’ta bir bölümün sadece bana özel olduğuna inanamıyordum. Tüm gün boyunca bunun inanılmaz olduğunu düşündüm.


S: Şahsen ben özellikle ‘Knees’i (2015 özel programında) tanıttığında etkilenmiştim.

Knees’in beni temsil eden bir şarkı olarak hatırlanması istediğimi söylemiştim.



S: Ayrıca “En çok ben olan şarkı” olduğunu da söyledin. Ama açıklamalarda yazan şey “Artık en ufak bir gürültü yüzünden uyumakta zorlanan ihtiyatlı bir yetişkin olduğunu birden bire fark ederek üzgünleştiğin bir gece hakkında olan bir şarkı.”

Oh, öyle mi yazmışım? Benim yazdığım bir şeye benziyor… sanırım. Öyle görünüyor, yani, evet. Hahaha.


S: Daha ihtiyatlı birine dönüştüğünü düşünüyor musun?

Kısacası, insanlar sebebi ne olursa olsun tetikte oldukları için uyumakta güçlük çekiyor, uyku hastanesi bana uykusuzluk hastalığı arkasındaki mekanizmayı bu şekilde açıkladı. Sürekli tetikte olduğum için uyuyamadığımı söylediler.


S: Uyumakta çok zorluk çekiyor musun?

Son zamanlarda, üç gecede bir, çok iyi uyuyabiliyorum. Dün gece iyi uyku çektiğim bir geceydi. Mevsim geçişlerinde özellikle zor oluyor. Mesela yazın iyi uyuyabiliyorum ama sonbahara geçince uykusuzluk hastalığım kötüleşiyor, bir sürü egzersiz yapıp kendimi yorsam ya da dışarı çıkıp çokça güneş altında kalsam bile.



S: Neye karşı tedbirli ve tetiktesin?

Bilmiyorum. Pek emin değilim ama belki… uyuyor olduğum gerçeği bile tek başına tetikte olmam için bir sebep. Uyuduğunda savunmasız bir haldesindir.


S: Uykusuzluk hastalığın ne zaman başladı?

20 yaşımdayken başladı ama bence basitçe işte aşırı derecede yoğun olmaya başladığım ve uyku düzenim raydan çıktığı için oldu. Hep uykumu hafif tutmak durumundaydım, uyandığım an, hemen kalkıp bir sonraki faaliyetime başlamam gerekiyordu. Ayrıca çok derin uyursan ayılman da uzun sürer, bilirsin. Yani sanırım bu yüzden uyku konusunda tedbirli hale geldim. Ama bu günlerde, oyunculuk projesi ya da albüm aktiviteleri üzerinde çalışmadığım sürece, günümü daha düzenli tutmaya çalışıyorum. Son zamanlarda, sabah 9-10 gibi uyanmaya çalışıyorum çünkü eskiden 14.00 gibi geç bir saatte uyanırdım. Günümü onu ya da şunu yaparak geçiriyorum ve gece 12 gibi uyumaya çalışıyorum.


S: Eğer 20 yaşındayken başladıysa, o zaman bunun hakkında müziğinde konuşmaya başlaman 3 yılını almış.(Ç.N.: Knees, IU 23 yaşındayken yayınlandı.)

Şimdi, o kadar büyük bir mesele gibi gelmiyor, yani, bu günlerde toplumumuzda kimde uykusuzluk problemi yok ki? Ama o zamanlar, ünlüler böyle şeylerde bu kadar serbest konuşmamalı gibi bir his vardı.



S: Bir zayıflık göstergesi olabilirdi çünkü.

Uykusuzluk hastalığı hakkında konuşmak çok da büyük bir mesele değil gibi ama o zamanlar öyle olabilirdi çünkü o zamana kadar, son derece neşeli, sevimli ve sağlıklı olduğum bir imajım vardı. Öyle bir imajım vardı yani eğer bunun hakkında konuşursam, “hey, ben düşündüğünüz gibi daima neşeli, endişesiz yaşayan o çocuk değilim” demiş olurdum.


S: Doğruyu itiraf edecek cesareti nerden buldun?

Şarkı yazmaya başlayınca, sözlerime gerçeklerimi yerleştirmekten alıkoyamadım kendimi, o yüzden sanırım o zaman bütün bunlar açığa çıkmaya başladı. Şarkım ‘Knees’i sevmemin sebebi bu. Çünkü o benim en dürüst itirafım.


S: Konusu açılmışken, ‘Knees’in içinde bulunduğu albüm, <Chatshire> senin ciddi olarak şarkı sözü yazmaya, bestelemeye ve üretmeye başladığın albümdü.

Bestelediğim ve sözlerini yazdığım şarkılar, bir günlükten çıkan cümleler gibi. Ayrıca bir başkasından şarkı aldığım da çok oluyor ve şarkıya kendi sözlerimi eklerken bunu hayal gücümü kullanarak yapıyorum. Mesela ‘Blueming’ öyleydi ve ‘Above the Time’ da öyleydi. Şimdilerde, yarı yarıya. Eğer sadece kendim ile ilgili yazarsam biraz kısıtlayıcı olur, biliyor musun? İşte bu yüzden birçok kez şarkı sözü yazarken tıkandığımda, (bu tıkanıklıktan) hayalimde uydurduğum bir karaktermiş gibi davranarak kurtulabildim.



S: Bu röportajın tarihi itibariyle, 54 şarkı sözünde IU’nun telifi var.

Oh oh, 54 şarkı. Vay baya şey yapmışım.


S: Bu 54 şarkı arasında, öncelikli olarak aklına gelen bir şarkı var mı?

Aklıma ilk gelenler gerçekten tatmin olduğum şarkılar. Elbette ‘Knees’ var ya da ‘Heart’ (2015) ve ayrıca BBIBBI (2018) sözlerini de gerçekten seviyorum. ‘Full Stop’ (2017) da var. Son Sung-Jae kıdemlim bana şarkıyı verdi ve ben de sözleri yazdım ve gerçekten bu şarkıyı seviyorum. Ama, şarkı oldukça yavaş ve belli bir zirvesi yok o yüzden hit olacak türde bir şarkı değil, ama günün birinde ilgi odağı olmasını umduğum bir şarkı.


S: O şarkıyı neden bu kadar çok seviyorsun?

Şarkıyı acı içinde yazdığımı hatırlıyorum. Sözleri yazarken, açıkçası ilişki ve ayrılık konusunda deneyimim vardı o yüzden şarkıya etkili bir betimleme katmak için çok uğraştım.



S: Bekle, şarkı sözlerine bakmam için bana bir saniye ver. Hm… aşk yüzünden gerçekten ama gerçekten incinmişsin.

Heh heh heh.

S: Yani son vedayı etmede geç kalmak ile ilgili bir şarkı.

Bu doğru. Erteliyorsun, erteliyorsun ve bir anda fark ediyorsun ki ah bugün ilişkimin bittiği gün. Bugün her şeyi aşmam gereken gün. Şarkı bununla ilgili.


S: Bu gerçekleştiğinde, her şeyi aşabildin mi?

Bunu yapabilecek türde biriyim.



S: Geç alınan bir karar olabilir, ama nihayetinde alındığında iyi bir karar gibi görünüyor.

Yakınımdaki insanların zaman zaman bana sevgisiz/şefkatsiz olduğumu söylemelerinin sebebi de bu. Ama, ben de sevgi doluyum?! Ve daha açık açıklamam gerekirse, gerçekten yakın olduğum insanlar var ya? Benim her halimi gören ve gerçekten her şeyimi bilen insanlar, bana böyle olduğumu söylüyorlar: ne zaman aşmam gereken bir şey olduğunda, bu bir hedef ya da bir kişi olsun fark etmez, (aştığım) o güne kadar gerçekten acı çekiyorum ve sonra aniden, ertesi gün, ‘şimdi tamamen daha iyi hissediyorum’ der gibi ortaya çıkıyorum. Bana nasıl sadece bir gün sonrasında böyle iyi olabildiğimi soruyorlar ve bunu çok fazla kez duyduktan sonra, sanırım artık onlara katılıyorum. Benim için, o çizgi doğal olarak solmuyor, sadece birden bire yok oluyor. Bu tarz anılarımdan çoğunu hatırlamıyorum bile.


S: Nasıl insanlar ki bunlar, IU’nun en derin yönlerini bile biliyorlar?

Kesinlikle beni uzun zamandır tanıyan insanlar, Yoo In-na var, uzun zamandır birlikte çalıştığım besteciler var çünkü beni orta okuldan beri tanıyorlar. Ayrıca kendi ailem de bana böyle olduğumu söylemişti.


S: Bu, IU’nun yazdığı 54 şarkıyı okurken aldığım bir not. “IU’nun tüm farklı yönlerini çekici hale getiren şey sevgiymiş gibi görünüyor.” Bu yüzde kaç doğru?

Bence tamamen haklısın.



S: Tamamen haklı mıyım?

Sevgiyle dolu olduğumu bir kez daha tekrar edeyim. Hahahaha. Ve burada illa ilişki yaşadığımızdaki romantik sevgiyi kast etmiyorum, ama, sevgi dolu olduğum için, kendimi de seviyorum. Öz sevgi ile özgüven arasında fark var ve ben şimdi yirmilerimin sonlarında olduğumdan bunun ayrımını yapabiliyorum. Daha gençken, bu ikisini karıştırırdım. Kendime değer veriyorum ve kendimi seviyorum ama neden hala yeterince iyi olmadığımı hissediyorum? Bunun sebebi ne? Eskiden bunun üzerinde çok düşünürdüm ve fark ettim, öz sevgi ve özgüven farklı şeyler olduğu için böyle. Kendimi çok sevebilirim ama hala birçok yönden eksik olduğumu hissedebilirim. Ama ne yönden eksik olursam olayım hala kendimi seviyorum.


S: IU’yu cezbeden sevgiler içinde, görünüşe göre IU ilk olarak öz sevgiyi seçiyor.

Sanırım en çok kendimi seviyorum, evet. En önemli kişi sensin, biliyorsun. Senin standartlarına en çok değer veren kişi. Çünkü ben böyleyim. Benim standartlarım benim için gerçekten önemli.


S: O zaman hangi kriter ya da standartlarla şu an hazırlanmakta olduğun film için, <Dream>? Somin rolünü almaya karar verdin, hayatında isteyebileceğin türde bir arkadaş olduğu için diye duymuştum?

Somin gerçekten basit biri. İlk kez senaryo okuması yaptığımızda, yönetmen Lee Byung-hun dedi ki “Karakterin özgeçmişine fazlaca odaklanarak onu canlı göstermek yerine sahneye neyin uyacağını düşünüyorsan öyle doğal davran.” Bence karakterim Somin en basit özgeçmişe sahip olan kişi. Basit bir karakter olsa da, onun da herkesin sahip olduğu endişeleri var, ayrıca o sizi neşelendirecek ve aklınızı çelecek bir karakter. Neşeli bir karakter o. Böylesine neşeli olduğu için de harika.



S: Yani o neşeli bir karakter.

Bir bakıma, bu ayrıca benim için en zorlayıcı rol? Gerçekten küçümsenen türde bir karakter. Ama aynı zamanda rahatlatıcı bir karakteri denemenin benim için iyi olduğunu düşünüyorum çünkü arka arkaya gerçekten ağır özgeçmişlere sahip karakterleri oynadım; <My Mister> Ji-an ve sonrasında<Hotel Del Luna> Man-wol. Bu benim ilk ticari filmim ve başrol olarak çıkış filmim ama karakterin bana pek uymayabileceği ya da bana filmde çok fazla önem ve ağırlık veriyor oldukları konularını da düşündüm. Daha önce hiç, bir filmde büyük bir rol almadığım ile ilgili fikri de duydum, ‘bu karakteri bana verirken neye inanıyorlardı?’ Bu gibi konularda, sanırım her şeye biraz ılımlı yaklaşıyorum. Somin insan sevgisiyle dolu, şevkle yaşıyor, herkesin hayatında böyle olan en az bir kişi vardır bence, ve bunu yapmamın zamanının geldiğini düşündüm. Bir başka basit neden ise “Komedi filmi olduğundan gülünecek bir sürü şey olur, değil mi?” diye düşünmem oldu.


S: Ve filmde, gülünecek bir sürü şey var mı?

Evet, ben çekim yaparken çok güldüm. Genelde aşırı heyecanlı ya da aşırı mutlu ya da aşırı üzgün olmam. Ama tuhaf bir şekilde, çalışırken, duygularım beni ele geçiriyor. Heyecanı hissediyorum, zihnim gerçekten hızlı işliyor, kanım pompalanmaya başlıyor, yenilgi hissini hissettiğim zamanlar oluyor, başarıya ulaşma hissini hissettiğim zamanlar oluyor, mutluluk hissi, suçluluk hissi, bu şeyleri sadece çalışırken hissediyorum- ve sadece çalışırken. Normal hayatımda, çoğunlukla sadece halsiz ve boş hissediyorum. Benim bu yönümü <Hyori’s Bed and Breakfast>’da gördünüz o yüzdenprogramı izlediğimde çok şaşırdım. Bunun televizyonda gösterildiğine inanamadım.


S: Bu yüzden mi şaşırdın? ‘Böyle bir yanım olduğuna inanamıyorum’ yüzünden değil mi?

Tabii ki de şaşırmamın sebebi bu yönümün televizyonda gösterilmesiydi. 10 yıldır insanlarda göstermediğim bir yönümdü.



S: İçinde, seni kendi tatmin edici standartlarına ulaşmanda sıkı çalışmak için güden bir şey olunca halsiz ve motivasyonsuz hissetmezsin.

Bunun insanların doğuştan sahip olduğu bir özellik olduğunu düşünüyorum.

S: Yeni albüm çalışmalarının tam ortasındasın, değil mi?

Plan gelecek yıl yayınlamak ve konsepte çoktan karar verildi; 인사/İn-Sa (Ç.N.: yerine göre hem Merhaba hem de Hoşçakal anlamına geliyor). Çünkü yirmilerimin son albümü olacak.


S: Anlıyorum. Gelecek yıl 29 oluyorsun.

16 yaşında çıkış yaptığım için insanlar onlu yaşlarımın son yarısını izlemiş oldu, ama şimdi tüm yirmili yaşlarımı sonuna kadar okumuş olacaklar. Beni yirmili yaşlarım boyunca izlemiş olanlara hoşça kal demek istediğim ve bunu sonuna kadar izleyecek olanlara da teşekkür etmek istediğim bir albüm bu. Büyüleyici bir veda istiyorum. Büyüleyici ve hiç hüzün olmadan.



S: Yirmili yaşlarının sona eriyor olması konusunda endişeli misin?

Bunu güzelce bitirmek konusunda bazı endişelerim var. Röportajlarda, nadiren “Bu konuda endişeliyim” derim, ama dürüst olmak gerekirse yirmilerim sona eriyor olduğu için, birazcık endişeliyim. Ayrıca, otuzlarımı temiz bir başlangıçla karşılamak istiyorum. Otuzlarımda birazcık değişmeye karar verdim.

S: Nasıl?

Sadece biraz. Sadece birazcık değişmek istiyorum. Müziğimde ya da başka şekillerde. Birazcık daha umursamaz ve rahat olmak istiyorum. Bu (albüm) ayrıca benim buna (değişime) merhaba deyişim de olacak. “Hadi şimdiden başlayarak bir sonraki bölüme geçelim.”


Çeviri: iuforia

Kaynak: GQ Korea 2020 Aralık sayısı




194 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page